Suç duyurusunda, “Türk Ceza Kanunun 216’ncı unsurunda yer alan düzenleme, direkt sözün içeriğini gayeye alarak bir sınırlama öngörmemektedir. Sözün iletişimsel tesirinin muhatapları üzerinde yarattığı varsayılan etkiyi değil, somut vakıada kullanılan sözün yaratmış olduğu etkiyi dikkate almaktadır. Türkiye’nin de taraf olduğu, Birleşmiş Milletler’in Şahsî ve Siyasal Haklar Memleketler arası Mukavelesi’nin 20’nci unsurunda ayrımcılığı, düşmanlığı yahut şiddeti kışkırtan her türlü ulusal, ırkçı yahut dinî nefret savunusunun kanunla yasaklanacağı belirtilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kuşkulu tarafından seçim çalışmalarının yürütüldüğü sırada, HDP ve YSP’li yurttaşlara ait ‘katil’ ve ‘dağdan inmişler’ formunda nitelendirmelerde bulunduğu görülmektedir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik yahut aşağılama hatası ile kamu güvenliği açısından tehlikeli olan kin ve düşmanlığa alenen tahrik yahut halkın bir bölümünü makul nedenlerle alenen aşağılama ya da halkın bir kısmının benimsediği dini kıymetleri alenen aşağılama yasaklanarak, toplum içinde çıkacak karışıklık ve huzursuzluk engellenmek istenmiştir. Gerçekten bu hata tipi, toplumun bir bölümünün, başka bir kesitine karşı kin ve düşmanlık beslemesini önlemek maksadıyla düzenlenmiştir. Bu kapsamda, şüphelinin telaffuzları gözetildiğinde, ayrımcı ve nefret içerir telaffuzlarda bulunulmuş, olup Türk Ceza Kanunu’nun 216’nın Hususu kapsamında şüphelinin cezalandırılması gerekir” sözlerine yer verildi.